Çilimli’de muhtarlar neden bölündü 2

Çilimli Postası’nda dün başlayan yazı dizimizle Çilimli’de köylere uygulanan ayrımcılığı, yatırımlardaki adaletsizliği gündeme getirdik.

İlçe gündemine damga vuran yazı, yayımlandığı andan itibaren büyük ses getirdi. Meğer bu güne kadar üç maymunu oynamışız. Ne kadar çok şikayetçi olan varmış bu kurulu düzenden.

Bugünkü yazımda, bu düzene dur demek için bayrak açan muhtarların nasıl bastırılmaya çalışıldığını ve bölünmeye giden sürecin nasıl başladığını anlatacağım.

Dün bahsettiğim gibi Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin raporları, kaynakların eşit dağıtılmadığını, gelen paranın büyük kısmının birkaç köye gittiğini gözler önüne seriyor.

Bu adaletsizlik karşısında susmazdık, hakkımızı aramak zorundaydık ve yeni seçilen muhtarlar olarak da öyle yaptık.

Bir köye 5 bin lira bile yatırım gitmezken başka bir köye nasıl olup da yarım milyon lira yatırım yapıldığını sorgulamaya başladık.

Bizim bu tavrımız birilerini rahatsız etti, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlayan, tekerine çomak sokulduğunu görenler hemen paniğe kapıldı.

Adalet isteyen muhtarlar hemen ötekileştirildi, dışlandı, “böyle yaparsanız bir daha hiç yatırım alamazsınız” tehditleriyle karşılaştı.

Tabi o ara her ne kadar halka yansımasın diye uğraşsak da ilçede konuşulan ‘Bu muhtarlar neyi paylaşamıyor’ sözleri kulaklarımıza çalınmaya başlandı.

Ben kendi tarafımda bunları yaşarken, diğer taraftan yeni seçilmiş muhtar arkadaşlarımızla oturup ne yapmamız gerektiği konusunda istişare etmeye başladık.

Biri çıktı ve “Bu durum seni rahatsız etmiyor mu? Sen daha önce hangi köye ne hizmet yapılmış açıp baktın mı?” dedi ve “Guruba dahil olanlara bal parmak; dışında olanlara yalnızlık… O kadar güçlü görüyorlar ki kendilerini o birlikte çalışan yeğenimi imza toplayıp sürdürmekle bile tehdit ediliyorum.” Diye devam etti.

– Bir köye kanalizasyon alt yapısı yapılırken ve üstelik mücavir alan köyü iken, diğer köye senin iş seneye inşallah…

– Bir köye bordür taşı alınırken, benim muhtarıma kuru dilekçe…

– Bir köye sensin abi… Büyüksün… Diğerlerine Para Yok!

– Çocuk parkı yüzünden Vali bey’e çıkmalar…

– Parti içerisinde ki yöneticilere ‘‘sen kimsin ki köyüne park yapılıyor’’ tehditleri…

Mücadeleler ve tartışmalarla geçen 6 ayın sonunda önceki dönem muhtarlık yapmış abilerimizden biri demesin mi durduk yerde ‘Siz O’nu yıkamazsınız! Arkasında biz varız!’

– Tövbe estağfurullah… Yahu biz muhtarız. Niye, neden, ne için birini yıkmak gibi bir derdimiz olsun? Bir anlat hele…

Güya biz başkanı devirmek istiyormuşuz. Benim maaşımdan aidat ödediğim derneğin seçimlerinde eski dönem muhtarlık yapmış olanlar oy kullanıyormuş.

Biz bir yere çomak sokmuşuz da farkında değiliz. Dedik ki ne oluyor arkadaş? Kimsenin tavuğuna ‘kışt’ demedik. Gündüz iş yerinde çayını içtiğimiz abilerimizi, akşam devirme planlarını yapıyormuşuz. Demek ki Çilimli’de işler hep böyle oluyor dedik.

Bu arada eski dönem muhtarlardan, yine aktif muhtar Ali bey bir imza topluyor. Çilimli Muhtarlar Derneği’nin olağanüstü toplanması ve seçim kararı alması için. Aktif muhtar arkadaşlardan (27 Muhtar) 18’i imza vermiş. Bir gece bir telefon. Diğer uçta halamın eşi. ‘Kayınço, Ali abi imza topluyormuş.’ Başkan olacakmış. Telefona veriyorum.” Dedi ve peşinden aynen şu diyalog yaşandı:

– ‘‘Buyur Ali’’ abi.

– Neredesin? Hemen geliyorum bir imza atman gerekiyor!

– Nereye abi?

– Olağanüstü toplantı çağrısı metnine.

– Ne toplantısı abi?

– Muhtarlar derneği seçiminin yapılması için.

– Adaylar kim?

– Benim.

O metni imzalamayan bu gün adı bölücüye çıkmış sadece iki muhtar var. Biri Pırpır Köyü Muhtarı, diğeri de aynı zamanda Düzce Damızlık Birliği Başkanı olan Yeniköy muhtarı… Diğer 7 muhtar zaten yönetimde olanlar. Ve şu görüşü açıkça bildiren de sadece bu iki muhtar:

‘‘Hepi topu 27 muhtarız. Bir sorun varsa oturur konuşuruz. Bu tür eylemler Çilimli’de huzursuzluk oluşturur. Ayrıca seçimi kaybeden tarafta mutlak ayrışma olacağından Çilimli’ye yakışmaz’’ ‘‘bize yakışmaz, kendimize güldürmeyelim.”

Süreç ilerler; istişareler, ikili, üçlü, dörtlü hatta 12’li görüşmeler falan. Sonuçta 18 imzalı liste yazı işlerine teslim edilir. Bu arada şahsen dernek başkanı Tahir Bey’e gidip çay içerim. Bu iş size yakışıyor. Seviyorsunuz da gördüğüm kadarı ile. Demokratik temayülleri işletiniz. Seçime gidiniz. Size açık zarfta oy vereceğim. Ben imzalamadım çünkü bende bir birliğin yöneticisiyim. Bu iş yanlış ama diğer arkadaşlar imza vermişler madem, demokrasiyi işletiniz… Oy’um sizindir. Hem de açık

Hayır! dedi başkan. ‘‘Onu ziraat odası yönlendiriyor’’. Bir takım yaşanmışlıklardan bahsetti. Doğruluğunu teyit ettik aylar sonra. Doğruymuş.

Meğer bizim bu meşhur guruptaki muhtarlar, işleri nasılsa bir şekilde görülüyor ya! Tutmuşlar önce Tarım Kredi Kooperatifinin yönetimine bir liste ile girip almışlar, şimdi de sıra ziraat odasına gelmiş ama delege belirleyememişler, yerel seçimler arifesinde kendi muhtarlık koltukları sağlam kalsın diye bazı muhtar arkadaşları köyde sandık kuramamışlar, seçime girememişler. Şimdi gireceğiz diyorlar.

Zamanla göreceğiz tabi bunları ömrümüz yeterse. Muhtarlık mührünü azalardan birine bırakıp, köyde kurulacak olan delege seçimi sandığına aday olup, kendilerini delege seçeceklermiş ve Çilimli Ziraat Odasının yönetimini alacaklarmış.

Gümüşova ziraat odası gibi aktif olsun istiyoruz dediler. Muhtar arkadaşlardan Gümüşova Ziraat Odası aidat almıyormuş, Çilimli’de de almasın istemişler. Odada, üreticiye makine satsınlar, gübre satsınlar, vadeli alışveriş imkânı sunsunlar istiyorlarmış. Çiftçi olarak dinleseniz son derece haklı görürsünüz.  İyi, hoş, güzel. Kulağa çok hoş geliyor değil mi?

İyi madem; Tarım kredi kooperatifinin yönetimini almışsınız. Değişiklik yapın, bu saydıklarınızı orada uygulayın, çiftçiye hizmeti gösterin… Sayın Cumhurbaşkanının bir ara TBMM’de yaptığı konuşma geldi aklıma.  Muhalefet partisi CHP’ye “Hadi İzmir Büyükşehir Belediyesi sizde, fakirlere yardım edin, maaş verin.” Diye yüklenmişti.

Öyle ya elinizde aldığınız kurumda özel demonstrasyon bahçesi oluşturun, sıvı organik gübre ile fındık bahçelerinde verimin artıp artmadığını araştırın, kimyasal gübrelemenin toprağa verdiği zararları araştırın. Bir vizyon geliştirin de biz de görelim. Sonra ziraat odasının seçimlerinde daha iyi yapacağını ispat ettiğiniz bu arkadaşlarınız aday olduğunda sizi destekleyelim. İşi yapın işi. Siz muhtarsınız. 442 sayılı kanunda bunların hiçbiri yazmıyor efendiler. Yönettiğiniz derneğin amaçları arasında da bu işler yok. He şimdi selam verip sorsanız, kesinlikle böyle şeyler yapmamışlardır da! Yıllardır aynı terane…

Tüm bunlara rağmen biz dedik ki: bu sizin sorununuz. Biz muhtarlar derneğinin kuruluş tüzüğünde yazılı olanlarla ilerleyelim. Bize ne! sivil toplum kuruluşlarının seçimlerinden! Sen kendi seçimini yap. Demokrasiyi işlet. Oyum senindir, hem de açık zarfta.

Yeterli delege imza verdiği halde dernek seçime gitmedi. Daha sonra 27 muhtar ile seçime gitmeyi kabul ettiler. Haklarını yememek gerekir. Fakat o süre zarfında biz ikinci derneğin kuruluş dilekçesini çoktan Kaymakamlık makamının önüne sunmuştuk. Yani Bolu’daki patateslere çoktan hastalık vurmuştu. Patatesin kilosu 2 liradan 5 liraya çıkmıştı sizin anlayacağınız.

Dernek başkanlığı sıfatı da dâhil ellerinde tuttukları güç sayesinde, Çilimli’nin tüm sivil toplum örgütleri yandaş bir arkadaşa peşkeş çekilmek isteniyor. Hem de hizmet için falan da değil, hem vallahi, hem billahi söylüyorum. İşte ellerinde imkân da var yukarı da yazdım. İşi yapsınlar.

Eski kaymakam, görevde olan bir müdür, ya da herhangi bir resmi ziyarete giderken yanlarındaki diğer arkadaşları var ya onların bir sıfatı olmadığı için, herkes muhtar da bu arkadaş da ‘Başkan’ diyebilmek için dizayn edilmeye çalışılıyormuş meğer benim güzel ilçem Çilimli.

Hatta o arkadaşlar için bürokrasi üzerine baskı, siyaset üzerine baskı, sivil toplum örgütleri üzerine baskı, belde ki vatandaşa ait mühürün kullanılmadığı yer de kalmadı son yerel seçimlerde. Düzceli Valilerimizin bile ‘‘Şaka söylemiştik’’ diye isimleri telaffuz ediliyor. Vallahi de billahi de…

Sonra bir gün biz dediler 40 yıllık arkadaşız. Kiminle muhtarım? Seçime gidelim diye imza toplayan Ali muhtar ile seçime gitmeyen Tahir muhtar… Siyasi, sosyal bir sürü geçmişleri varmış. Öyle ya aynı yörenin çocuklarıyız. Sadece aramızda yaş farkı var. Allah’ım biz neyin içindeydik acaba? HaH

Sonra oturup düşündük! Tezgâha gel kardeşim tezgâha… Balık pazarı kuruluyor, çiftçi pazarı kaldırılıyor. Hizmet adı altında ne vaat ediliyorsa hepsi yalan.

Tarih de buna şahit değil mi zaten? Peki biz ne istiyoruz? Biz köylerimizde yaşayan vatandaşımız için sadece ve sadece adalet istiyoruz. Bu işlerle işimiz yok, olmayacak da!

Yarın yayınlanacak üçüncü yazımda buluşmak üzerek, sağlıcakla kalın.

Muhtarlar neden ikiye bölündü 1